Pınar Selek
Pınar Selek: 'Erkeklik' zor ve çelişkili bir kimlik
16.9.2009 26.07.2009 - Akşam Gazetesi

Sosyolog Pınar Selek'in askerliğin 'erkeklik' kimliği üzerindeki etkilerini ele aldığı 'Sürüne Sürüne Erkek Olmak' adlı kitabı önümüzdeki günlerde Almanca'ya çevrilecek.

Sosyolog Pınar Selek'in toplumdaki yaygın 'erkeklik' kavramının oluşmasında askerliğin rolünü ele aldığı kitabı 'Sürüne Sürüne Erkek Olmak' önümüzdeki günlerde Almancaya çevrilecek. Selek, gazeteci Hrant Dink cinayetinden yargılandığı sırada mahkemeye çıkarılan Yasin Hayal'in parmağını sallayarak savurduğu 'Orhan Pamuk akıllı olsun' tehdidinden meraklanmış: 'Bir insan bunu söylerken nasıl bir ruh hali içindedir? Göründüğü kadar güçlü müdür? Göstermeye çalıştığı gücün altında eziliyor mudur?' Bu tür sorulara cevap ararken, erkekliğin oluşmasındaki önemli duraklardan biri olarak gördüğü askerliği araştırmaya karar verince ortaya son kitabı çıkmış.

Selek, ekibiyle farklı şehirlerden, farklı yaş ve meslek gruplarından, askerliğini yapmış 58 erkekle görüşmüş çalışma boyunca. Kitap, bu epey 'renkli' ve hacimli 'askerlik anıları'nın arasından nasıl bir erkeklik mitinin ortaya çıktığını göstermesi bakımından dikkat çekici. Kısa bir cümleyle kitabın ana fikrini şöyle açıklamak mümkün; askerlik bir yandan iktidar vaadi sunarken, bunun biçimlerini gösterip şiddet ve güç üzerine kurulu erkeklik miti yaratırken, diğer yandan bu mitin altında ezilmelerine neden oluyor.
Kitabı Türkiye'de yayınlandıktan sonra ciddi bir tepki bekleyen Selek, ilginç bulduğu bir biçimde olumsuz tepkiler almadığını, hatta kitap vesilesiyle katıldığı toplantılarda erkeklerden büyük ilgi gördüğünü söylüyor; 'Demek ki önemli bir yere dokunmuşum. Mutsuzluk noktasına. Yani bu egemenlik, iktidar konumu erkekleri mutlu etmiyor. Bu kalıplar dostluğu da, aşkı da engelliyor çünkü.'

Kitabın Almanya'da önemli bir tartışma açması bekleniyor. Tanıtım toplantılarında mesele Türkiye'deki 'erkeklik'ten çıkıp, 2. Dünya Savaşı'ndaki yenilginin Almanya'da kadın erkek ilişkilerini nasıl etkilediğine kadar uzanmış. İşin başka bir boyutu da var. Kitabı Almanca yayınlayacak Orlando Yayınevi, kitabın oradaki Türk erkeklerine bakışı değiştireceğini, ürkütücü sertliğin arkasındaki çocuğu gösterdiği için önyargıların giderilmesine katkı sunacağını düşünüyor.

NASIL ERKEK OLUNUYOR?
Hiyerarşi, kendini üstün görme, diğerlerini baskı altında tutma, her an hazır ve güçlü olma üzerine kurulu askerlik deneyimi Selek açısından bir 'erkeklik laboratuarı.' Fakat söz konusu erkeklik miti yalnızca askerlikle sınırlı değil ve önemli bir çelişki barındırıyor; 'Sürüne Sürüne Erkek Olmak başlığı sadece askerlik sürecini değil, erkeklerin, şişinmelerine rağmen tüm hayatlarını özetliyor. Ailede, sokakta, her yerde öyle değil mi? Sünnet oluyor, askerlik yapıyor, iş buluyor, spor yapıyor, dövüşmeyi öğreniyor, yatakta ve hayatta aktif olmanın taktiklerini öğreniyor, bir kadına sahip oluyor ve babalık şapkasını giyiyor... Rahatlamıyor ama... Çünkü erkeklik sınavı hiç bitmiyor. Birini yapamadığı zaman erkeklik postu çekiliveriyor üstünden.'
İşin çelişkisi, 'erkek olmanın, adam olmanın' zorluğu da burada başlıyor. 'Çünkü hiç de gerçek olmayan kalıp onlara bir yandan 'sefa' imkanı sağlarken bir yandan da onlardan sürekli bir rüşt ispatı istiyor' diyor Selek. Peki, bu eşitsiz ve adaletsiz dünyada rüşt nasıl ispatlanacak? Yoksun, yoksul ya da zayıf olanlar? Cevabı pek iç açıcı değil; 'Bir yandan egosu sürekli şişirilen ve egemenlik mitleriyle özdeşleşen, bunlara yaklaştıkça alkışlanan erkekler, bir yandan da aynı egemenlik çarklarında eziliyor. Çünkü şiddet kapasiteleri sürekli beslense de, gerçek yaşama tosluyorlar. Erkek, iktidar vaadi ve iktidarsızlık keşfinin git-geli içinde çok kırılgan ama kırılganlığını çeşitli maskelerle, güç gösterileriyle, şamatalarla gizlemeye çalışan şizofrenik bir varlığa dönüşüyor.'
Sünnet, iş bulma, askerlik ve evlenme aşamalarında pişirilen erkeklerin kadınlarla karşılaştırıldığında önemli bir eksikliği de buradan kaynaklanıyor Selek'e göre; erkeklerin kendilerinden kadınlar kadar açıkça söz edememesi... 'Çünkü erkeklik en küçük bir sarsıntıda parçalanabilir. Erkeklik miti altında sessizleşen erkekler özellikle duygularından kadınlar kadar açıkça bahsedemiyorlar.'

Mutluluk rol yapmakta değil, doğallıkta...

- Erkeklerin kendini ispatlama çabası kadınlar için de geçerli değil mi?
Erkekleri adam eden sistem kadıları da küçük yaştan itibaren belli bir kadınlık kalıbına sokuyor. Adet olduktan sonra, memeleri çıktıktan sonra kadın, kadın olarak kabul ediliyor. Erkeklik gibi, öyle önemli aşamaları yok. Güzel olacaksın, ağda yapacaksın, yemek hazırlayacaksın... Bu modeli yoğunlaşmış biçimde evlerinde öğreniyorlar.

- Erkeklerin 'erkekleştirme' mekanizmasının farkında olmaları kadınları rahatlatır mı?
Kadınların özgürleşmesi erkeklere bağımlı bir süreç değil. Erkekleri ikna etmek zorunda kalmadan, onların ikna olmalarına, farkına varmalarına gerek duymadan kendi rahatlıkları, özgürlükleri için bağımsız bir biçimde örgütlenmeleri gerekir. Bu erkeklere bağımlı değil ama onlarla ilişkili bir durum. Ortak bir özgürlük alanı yaratılacaksa, herkesin bu durumdan nasıl etkilendiği görülmeli.

- Erkeklik mekanizmasının erkekler tarafından sorgulanmasının anlamı nedir sizin için?
Erkeklerin kendilerinden beklenen rollerle ilgili duygularını açıkça konuşabildikleri, herkesin ortasında itiraf edebildikleri, zayıflıklarından utanmayıp bunları paylaşabildikleri zaman çok şeyin değişebileceğine inanıyorum. Çünkü mutluluğun açıklıktan, doğallıktan, hafiflikten geçtiğini düşünüyorum. Kitabımın hafiflememize katkıda bulunacağına inanıyorum.

Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process