Pınar Selek
Berlinliler 'Yolgeçen Hanı'nda soluklandı
29.11.2011


Hamide Koyukan
- Berlin - 29.11.2011

Sosyolog, feminist yazar Pınar Selek, ilk romanı "Yolgeçen Hanı" için Berlin'de Türkiyeli edebiyatseverlerle buluştu.
Gökkuşağı Kitabevi'nin Kreuzberg Şehir Kütüphanesi'nde gerçekleştirdiği etkinliğe, büyük bir ilgi vardı. Moderatörlüğünü Metin Ağaçgözgü'nün yaptığı etkinlik, "Pınar Selek'le Dayanışma" bildirisiyle başladı.


28 Kasım Pazartesi, saat 19.00'a doğru Berlin'in orta yerindeki, Kreuzberg şehir kütüphanesinin önünde mutat zamanlarkinden başka bir kalabalık, bir başka canlılık vardı.
Pınar Selek'le buluşmaya,  Berlin'de, sürgünde yazdığı ilk romanı Yolgeçen Hanı'ndan konuşmaya geliyordu okurlar. Şehrin nadide türkçe kitaplar satan Gökkuşağı Kitabevi etkinlik için bundan daha iyi bir mekan bulamazdı, diye düşündük.

Duduk'lu karşılama

Kütüphanenin birinci katına çıktığımızda, Civan Gasparyan'ın duduğu karşıladı bizleri. Sürekli yeni gelenler için yeni sandalyeler getirildikten, nihayet yerleşildikten sonra, Pınar geldi salona, yanında bir neyzen.

Duduk ezgisinin yerini ney aldı. Pınar içindeki ışık dışına taşan, ışıl ışıl bir kadın. Dedi ki, bu romana başından sonuna eşlik eden bir müzik var, onu da duyun istedik.
Etkinlik Berlin Pınar Selek'le Dayanışma İnsiyatifi'nin 'Pınar Selek'te direniyoruz', başlıklı bildirisinin okunmasıyla başladı.

Üç (rakamla 3) kez beraat etmiş olmasına rağmen, 13 yıldır inanılmaz bir haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz kalan sosyolog, yazar, feminist, insan hakları mücadelecisi Pınar Selek'in yanında olmanın, Türkiye'de sürek avı haline getirilen, akademisyen, yayıncı, aydın, gazeteci tutuklamalarıyla daha da önem kazandığı vurgulandı bu bildiride.
Dediler ki, ''tüm bu yaşatılanlara rağmen, Pınar hiç mağdur rolüne gönül indirmiyor, şikayet etmiyor, haklı olduğunu bilen insanların vakarıyla dimdik  duruyor aramızda. Ondan bir kahraman yaratılmasına tenezzül etmiyor; hep bunun adalet, hukuk sorunu olduğunu, sadece kendi meselesi değil, onun  durumunda olan herkesin derdi olduğunu dile getiriyor. Mütemadiyen çalışıyor, üretiyor, çalışarak direniyor. Biz Berlin'de yaşayan Türkiyeliler de Pınar Selek'te direniyoruz'''.

Berlin'de İmrahor Mahallesin'i hissetmek

Sonra Pınar romanından bölümler okudu, ney fısıltısı eşlik etti okumalarına ara ara. Biz Berlin'in göbeğinde olduğumuzu unuttuk sanki, kah İmrahor mahallesinde Artin Usta'nın, Hasan'ın, Salih'in, Elif'in, Rafi'nin  izlerini sürüyorduk, kah Berlin'deki kendi göçmenliğimizin. Salonda bir yandan çıt çıkmazken, bir yandan insanların yüzlerindeki   dalgalanıp durulma halleri, yaşanan duygulanımların ortak olduğunun işaretiydi sanki.
Pınar, elleriyle, kollarıyla, tüm vücuduyla, ama en çok gözleriyle konuşan çok sahici bir kadın. O konuştukça, Berlinli okurlar da kendi daldıkları dünyalarından sıyrıldılar, çok samimi, çok içlerinden gelerek sordular, sordular. Anlamadık iki saatin nasıl geçtiğini. Bir de baktık ki, o sıcacık mekandan  yine Berlin'in soğuğuna çıkmışız, ama sanki her birimizin yüzüne de Pınar'ın kitabının 'iyi insanları'ndan bir şeyler sinmiş, sanki hep birlikte bir mola vermiş, tekrar yola devam edecek gücü toplamışız, umudun ne mühim olduğunu, zira gidilecek daha çok yol olduğunu kendimize hatırlatmışız bir daha.
Berlin'in kışları kasvetli olur, ama o gece  o salondan çıkanların üzerlerine yıldız tozu mu serpilmişti neydi,  ışıldayarak dağıldılar Berlin sokaklarına.
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process