Pınar Selek
Bir transsan eğer, sahnenin sonunda mutlaka ölüyorsun!
30.5.2012

'Geçtiğimiz akşam bir bara gittik. Çok geç bir vakitti. Çok eskiden tanıdığım bir trans kadın vardı, seks işçisi. Bıçaklandığını söyledi. Üstünü çıkardı. Yaklaşık 25 kesik vardı vücudunda. Ve yüz küsur tane dikiş atılmış. Ama o bunu , 'Akşam sinemaya gittim, patlamış mısır yedim' tadında anlatıyordu...' Trans aktivist Şevval Kılıç anlattı, Aslı Öktener izlenimlerini AKŞAM Pazar için yazdı.'

ASLI ÖKTENER
[email protected]


Geçtiğimiz akşam bir bara gittik. Çok geç bir vakitti. Çok eskiden tanıdığım bir trans kadın vardı seks işçisi. 
'Ben bıçaklandım biliyor musun?' dedi.
'Yok, ben senin vurulduğunu biliyordum, bıçaklandığını hatırlamıyorum' diye yanıt verdim. Bir mafya kavgası olmuş, yanlışlıkla ayağından vurulmuştu. 
'Yok yok, bu yeni' dedi.
Sonra alt kata götürdü beni. Kimsenin olmadığı bir yere. Üstünü çıkardı.
Yaklaşık 25 kesik vardı vücudunda. Ve yüz küsur tane dikiş atılmış. 
Ama o bunu , 'Akşam sinemaya gittim, patlamış mısır yedim' tadında anlatıyor...
Hızlı hızlı sıralıyor cümlelerini Şevval.  Yenilir yutulur değil yaşadıkları, o kadar birikmiş ki anlatmıyor adeta kusuyor kelimeleri...
O konuşurken buz gibi bir soğukluk sarıyor bedenimi, üşüyorum... Yabancısı olmadığım bir his bu...
'İnsanlığın gelebileceği en kötü durum da işte bu bence! Yaşadığı şiddeti tamamen meşrulaştırmış, o bile hak ettiğini, hayatının bir parçası olduğunu düşünüyor...' diyor.
Haklı da, eşcinselsen hatta transsan bu toplumda yaşamaya hakkın olmuyor!
                         ***
'Pınar Selek'in, 'Maskeler, Süvariler, Gacılar' kitabını yazdığı, Ülker Sokak Olayları'nın olduğu yıllardan bu zamana ne değişti?' konulu söyleşi için Lambdaistanbul'dayız.
Seks işçilerine yönelik artan hak ihlallerini ve politik mücadelelerini konuşuyoruz.
İstanbul LGBTT ve Kadın Kapısı'ndan Şevval Kılıç'ın yanı sıra Lambdaistanbul'dan Yıldız Tar, Hala Tanığız İnisiyatifi'nden Begüm Baki de bizlerle...
'Şimdi bir gazete açsak ve paramparça bir trans görsek hiç şaşırmayacağız. Sistem, 'İşte trans olursan bak sonun bu olur' diyerek parmağını sallıyor sürekli bizlere...' diye yakınıyor Şevval...
'Derneğimizi her yıl arayıp, 'Bu yıl kaç kişi öldü?' diye soranlar oluyor. Benim için rakam değil, çoğunu tanıyorum o insanların...'  diyor.
1995'ten bu yana da seks işçilerinin insan hakları için mücadele verdiğini belirterek, Türkiye'de trans bireylerin yüzde 99,9'unun zorunlu olarak seks işçiliği yaptığını söylüyor.
'Türkiye'de 'genel kadın' olarak tescil edilmiş, genelevlerde çalışabilecek vesikalarını almış ve kayıtlı, yaklaşık                      3 bin 100 kadın var. Ama 100 bin kadar da kayıt dışı seks işçisi olduğu düşünülüyor. Bu çok büyük bir rakam. Genelevlerle ilgili fazla şikayet almıyoruz. Asıl sorunun yaşandığı kısım kayıt dışı seks işçiliği. Yani sokaklarda, kulüplerde, barlarda veya internette ya da fırsatını bulduklarında her yerde bunu yapan insanların durumu benim için çok daha önemli' diyor.
Seks işçilerinin diğer tüm meslek kollarında çalışan insanlar gibi aynı demokratik haklara sahip olmaları gerektiğini vurgulayan Şevval konuşmasına şöyle devam ediyor:
'Bu 100 bin kişinin arasında trans kadınlar da var, bu kadınların 40 bini genelevlerde çalışmak için başvuruda bulunmuş. Aslında 25 yaşını doldurmuş ve evli olmayan her Türk kadını, yani pembe nüfus kağıdı olan herkes yani ameliyat olmuş ve nüfus kağıdı değişmiş trans kadınlar da aynı haklara sahip olduğu için genelevlerde çalışma hakkı var.
Fakat yeni hükümet 2002'den bu yana genelevlere alımı durdurmuş durumda. Biz bunu Ankara'daki ahlak amirlerine sorduk. Devlet kendi eliyle kadınları kayıtlandırmak istemiyor. Çünkü o zaman devlet düşünüyor ki kendisi kadınları fahişe yaptı.'
'GENEL KADIN' OLMAK İÇİN
Genelevde çalışmak isteyen bir arkadaşıyla birlikte yaşadığı süreci de anlatan Şevval, şunları söylüyor: 'Ciğerlerine bakılıyor, organlarına, kanına, hastalıklarına bakılıyor... Bir sürü saçma sapan kurullara çıkıyorsun, sonra o kurul sana, mesela İstanbul Karaköy Genelevi için; 'Karaköy Genelevi tarihi doku içinde olan ve bir girişi ve bir çıkışı olan bir bölgededir. Deprem olursa eğer ya da yangın çıkarsa biz bu kadınların hepsini kurtaramayacağız o nedenle rakamların artmasını istemiyoruz' diyor. Bu yanıt sana eğer resmi olarak verilirse bir ölçüde şanslısın çünkü o itiraz dilekçesini alıp idari mahkemeye gidip dava açıyorsun. 'Ben genel kadın olacağım' diyorsun. Fakat yine orada da dava uzuyor. İdari mahkemelerin hukuksal yükü çok ağır olduğu için, zaten 2-3 yılda sonuçlanan davalar sürüncemede kalıyor...
DÜŞÜLMÜYOR!
Ancak aldığımız bir haber var Ankara Genelevi'nin muhasebesini yapan bir avukat adam bu işi yapıyormuş bir şekilde. Geçen sene 4 arkadaşımız girdi. 4 trans kadın girdi hem de geneleve.
Fakat bu adam 2 bin lira alıyordu avukatlık ücreti olarak 2-3 sene evvel, bu adamın bugünkü ücreti 20 bin lira oldu. Yani anlayacağınız gibi genelev artık öyle düşülen, itilen bir yer değil tırnaklarınızla ancak zar zor tırmanabileceğiniz bir yer oldu. Hani eskiden memura kız verilmezdi şimdi memur olmak için 100 binlerce insan sınava giriyor. Aynı böyle. Hepimizin kafasında bir genelev algısı var tabii ki ama o hikayeler biraz 1970'lere dair hikayeler.
Genelevlerde AIDS vakasına bilmem kaç yıldır rastlanmıyor, genelevlerde nefret suçu ya da kadına yönelik suçlara pek rastlanmıyor. Sigortalar ödeniyor. Sigortasız kadın çalıştırılması ağır yaptırımları olan bir suç. Ayda bir, 5 farklı kurumdan gelen yetkililer kadınları, vekillerin yani pezevenklerin olmadığı bir odaya alıyorlar. Hayat nasıl gidiyor, sorunlarınız var mı kızlar gibi araştırmalar yapılıyor.'
MOBESE KAMERALARI VAR
Genelevlere MOBESE kameraları konulduğunu belirten Şevval, 'Polis onları gözetlemek istiyor. Kadınlar da rahatsızlar çünkü adamlar da gelmiyorlar kameralar olduğu için. En son bu konuda DİSK'e gittik. DİSK, bize 15 yıl önce verdiği cevabı verdi: 'Şimdi Mobese'lerle mi uğraşacağız?' Bugün ben demokratım hatta feministim diyen herkesin boynunun borcudur seks işçileri hareketini desteklemek' diyor.
Şevval'in kelimelerine yetişmek mümkün değil. Her biri gerçek, aynı zamanda her biri akıldışı... Yani duyduklarım karşısında yaşadığım şaşkınlığı ancak bu şekilde ifade edebiliyorum!
Devletin trans kadınların sokaklarda seks işçiliği yapmalarını istemediğini ancak bunun için de hiçbir önlem almadığını belirten Şevval, 'Devlet, seks işçiliğiyle mücadeleden seks işçileriyle mücadele etmeyi anlıyor çünkü. Ya da sen seks işçileri adına bir şey yaptığında, seks işçiliğini desteklemiş, meşrulaştırmış olarak varsayılıyorsun. Tabii ki seks işçilerinin insan hakları için çalışacağım. Bunun ben diğer insan hakları mücadelelerinden farklı olduğunu görmüyorum. Bence siz de görmeyin' diye konuşuyor.
Söyleşi, soru cevaplarla devam ediyor.
Şevval, sonlara doğru bir ara;
'!F İstanbul Festivali'nde de söyledim; 'Filmlerin sonunda ölen eşcinseller görmek istemiyorum artık' diye. Oscar'lık film de yapsalar, sonunda ölen bir eşcinsel ya da trans gördüğünüzde bu bir toplumsal hafızaya sebep oluyor. Sanki başka bir hayat yokmuş gibi! Bir transsan sahnenin sonunda ölüyorsun başka hiç şansın yok! Doğru ve güzel örnekleri çoğaltmak lazım. İnsanlar bu örneklerden motive oluyor. Çok güzel eylemler yapıyoruz ama basında yer almak mümkün olmuyor. Çünkü devlet kendi sağlıklı nesillerini korumak istiyor bizden. Kazanmış eşcinsel, becermiş eşcinsel ya da başarılı olmuş trans ya da milyoner olmuş trans örnekleri çoğaltmak lazım' diyor.
ORTAK ATÖLYE ÇALIŞMASI
Medyanın eşcinsel ve trans cinayetlerindeki söylem dilinin nasıl değiştirilebileceğini konuşuyoruz en son... Haberi ön yargısız, tarafsız ve nefret söyleminden uzak içimde nasıl verebileceğinden...
Hala Tanığız İnisiyatifi'nden Begüm Baki, 'Özellikle 90'ların sonu, 2000'lerin başından bu yana trans bireyler şiddet saçar, bağırır çağırır, kırar döker biçiminde sunuluyor medyada. Zaten sokakta toplumla karşılaşmamız engelleniyor. Bu nedenle translar hakkında sahip olduğumuz bilgiyi sadece medya üzerinden alıyoruz. Didem isimli bir trans arkadaşımız öldüğünde gazetede kullanılan fotoğraf, tam erotik bir pozdu mesela. Onca fotoğraf arasından neden o seçiliyor? Kafamızda tamamen bir fahişe imgesi oluşturuyor o fotoğraf. Ve fahişeler de zaten başlarına gelen şeyi hak eder! Toplumsal hafıza denilen bir şey var' diyor.
'Belki biz basın mensupları ve sizler
ortak bir çalışma yapabiliriz birlikte.
Atölye gibi mesela. Orada insan haklarına
duyarlı bir biçimde haber yazmanın tekniklerine değinebiliriz...' diye
öneriyorum.
Sıcak bakıyorlar...
Ara veriliyor ve ben söyleşiden çıkıyorum.
Şimdi kendilerinden haber bekliyorum.
Ortak bir dil oluşturmak için bir
atölye çağrısı yani...

Bir transsan eğer, sahnenin sonunda mutlaka ölüyorsun!

SEKS İŞÇİLERİNİN TESCİLİ YAPILMIYOR

Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD) tarafından 2006 yılında hazırlanan, 'Seks Ticareti' araştırmasına göre; ülkemizde ruhsatlı olarak çalışan 56 genelevde 3 bin kadar seks işçisinin çalıştığı tespit edilmiştir. Avrupa Birliği tarafından finanse edilen, Sağlık Bakanlığı Türkiye Üreme Sağlığı Programı kapsamında desteklenen çalışmada; seks işçiliği yaptığı saptanan ancak tescil edilmeyen kayıtlı seks işçisi sayısınınsa 12 bin civarında olduğu ve yaklaşık 85 bin seks işçisinin de yasadışı çalıştığı belirtilmektedir.
Raporda, İstanbul dahil olmak üzere pek çok ilde seks işçiliği yapmak için müracaat eden ya da yasadışı fuhuş yaparken yakalanan seks işçilerinin tescili yapılmadığı bilgisine yer verilmiştir. 'Bu nedenle İstanbul'da kayıtlı seks işçisi sayısı çok azalmıştır ve genelevde 126 kadın çalışmaktadır' denilmektedir. Çok az ilde yeni kayıt yapıldığı bu illerden İstanbul dahil olmak üzere diğer illere nakil konusunda ise zorluklar yaşandığı da kaydedilmiştir.

İNSANLIK SUÇU
Şefkat-Der Genel Başkanı Hayrettin Bulan: 'Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'ne (CEDAV) Türkiye de imza atmıştır. Bu sözleşmenin 6. maddesi; 'Taraf devletler, kadın ticareti ve fahişeliğin sömürülmesinin her şekliyle önlenmesi için yasama dahil bütün gerekli önlemleri alacaklardır' der. Türkiye Cumhuriyeti sözleşmeye uymak zorundadır. 2002'den bu yana hükümetin genelevlere kadın alımını durdurması konusunu biz de şifahen duyduk. Alım az sayıda yapılıyor deniliyor. Ancak biz zaten genelevlerinin tamamıyla kapatılmasını istiyoruz. Kadınların orada çalıştırılması insanlık suçudur!' diyor.

'FUHUŞU BİTİRDİK' DEMEK İSTİYORLAR
2004-2007 yılları arasında genelevlerde yaptığı araştırmayı içeren, 'İktidarın Mahremiyeti/ İstanbul'da Hayat Kadınları, Seks İşçiliği ve Şiddet' isimli kitabında çarpıcı bilgilere yer veren akademisyen Aslı Zengin konuyla ilgili olarak, 'AKP'nin iktidar olduğu 2001'den beri İstanbul'daki genelevlere yeni kayıt yapılmıyor. Hükümet, İstanbul genelevlerini bu yolla bitirmeyi, sonrasında da 'Fuhuşu biz bitirdik' gibi bir propaganda yapmayı düşünüyor olabilir.
Diğer taraftan kayıt dışı seks ticareti hızla devam ediyor. Birçok seks işçisi aslında genelevlerin kapatılmasından çok, çalışma ve güvenlik koşullarının iyileştirilmesini; 'seks işçisi' adıyla yasal bir kategorinin tanınıp bazı yasal haklara kavuşmayı ve devletin seks işçilerinin yaşadığı şiddete karşı acil önlem almasını talep ediyor' diyor.

http://www.aksam.com.tr/bir-transsan-eger,-sahnenin-sonunda-mutlaka-oluyorsun--118035h.html

 


Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process