Pınar Selek
Balyoz bir samimiyet sınavıdır
16.6.2010

04 Mart 2010 Perşembe

Balyoz operasyonuyla birlikte, Türkiye daha önce benzeri görülmemiş bir sürece girdi. Bir taraftan askeri vesayetin ortadan kalkmasına sevinen bir kesim, artık ordu mensuplarının da yargı önüne taşınabiliyor olmasından dolayı demokratikleşmede büyük adımlar attığımızı düşünürken, diğer taraftan orduyu rejimin garantörü olarak gören bir başka kesim, Atatürkçülük ve laikliğin tamamen elden gittiği korkusuna kapıldı.

Elbette askeri vesayetin gitgide azalması ve ordunun siyasetten elini tamamen çekmesi, hedeflediğimiz çağdaş demokrasiye ulaşmak adına çok olumlu bir gelişmedir. Nihayetinde hiçbir gerçek demokraside ordu bizdeki kadar siyasette söz sahibi değildir. Yani bu anlamda bir sivilleşme içinde olduğumuz doğru. Ve demokratikleşmenin önşartlarından biri sivilleşmedir.

Ancak sadece sivilleşme tek başına demokratikleşme getirmez çünkü, geçen yazımda da belirttiğim gibi, demokratikleşme bir değerler bütünüdür. Bu bütüne giden yolda da en önce 12 Eylül cuntasının eseri olan bugünkü Anayasa’nın değiştirilmesi, özgürlükçü, eşitlikçi, kapsayıcı bir anayasa oluşturulması şarttır. Dolayısıyla AKP’nin anayasayı değiştirme girişimleri olumlu bir adımdır. Eğer muhalefet partilerinin bir çekincesi varsa, AKP’nin %47 oyla memleketin bütün iradesini temsil edecek bir anayasa yapamayacağına inanıyorlarsa, onların da bu sürece, en azından bir “kontrol mekanizması” olarak dâhil olması gerekmektedir. Nihayetinde %53’lük bir iradeyi temsil ettiklerini unutmamalıdırlar.

Ancak memleketin demokratikleşmesi önündeki tek engelinin Balyoz operasyonu olduğuna inanmak, ya da böyleymiş gibi bir algı yaratmak son derece hatalıdır. Evet, Balyoz önemli bir adımdır ancak bugün Türkiye’nin en az Balyoz kadar önemli başka sorunları vardır.

Misal, ben sormak isterim hükümetimize: Balyoz operasyonunu demokratikleşme adına yapıyorsanız, o halde Hrant Dink davasında üç seneden beri süregiden hukuk skandalının da çözülmesini, azmettiricilerin ve cinayetin arkasındaki karanlık güçlerin ortaya çıkarılmasını sağlayın. Kamuoyu olarak Deniz Feneri davası hakkında en ufak bir bilgimiz yok. Nereye gitti bu paralar? Deniz Feneri davasının da Balyoz operasyonu hızında yargıya taşınmasını sağlayın. Sekiz kere bilirkişi raporuyla aklandığı –ki daha sonra bunun bomba değil, LPG patlaması olduğu ortaya çıktı- ve kendisiyle bomba attığı iddia edilen sanık bile serbest bırakıldığı halde, sosyolog Pınar Selek hakkında verilen beraat kararının bozulması ve müebbet hapis istemiyle yeniden yargılanması hakkında da bir şeyler yapın. Madem emniyet de yargı da artık “demokratikleşiyor”, Engin Çeber’in gözaltında polis dayağıyla ölmesine rağmen, hiçbiri ceza almayan polisler hakkında da işlemde bulunulmasını sağlayın. 2008 yılında 17 dakikada ihaleyi, iş güvenliğini sağlayana değil de en çok parayı veren firmaya verdiğiniz için bugün kendisini 4-C statüsüyle sokakta bulan Tekel işçilerinin durumuyla ilgili de olumlu bir adım atın. Güneydoğu’da polise taş attıkları için yetişkinlerle aynı hapishanelere atılan ve yaşları 12 ilâ 17 arasında değişen 4000 (evet, dört bin) çocuk için de eliniz vicdanınıza gitsin. Onların henüz çocuk olduklarını unutmayın; ha yok onları da yetişkinlerle aynı kefeye koyacaksanız, reşit olma yaşını da 12’ye indirin o zaman!

Hani isminizde var madem “Adalet” kavramı, sırf “sizinkilere” değil, size oy vermemiş diğer kesimlere de adil olun.

Aksi halde, bütün bunlar “demokratikleşmek” için değil, AKP’nin ordudan intikam almak için gerçekleştirdiği bir plan olarak algılanacaktır. İşte bu yüzden, Balyoz operasyonu hükümet için bir samimiyet sınavıdır!

[email protected]

http://www.haberturk.com/polemik/haber/210613-balyoz-bir-samimiyet-sinavidir

 

Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process