Pınar Selek
Mahkeme Başkanı: “Biz daha önce direnme kararı verdik. Benim görüşüm belli.”. Pınar Selek: “Ne olur ülkeme dönmem için herkes bir şey yapsın”
24.11.2012

22 kasımda 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya sağlık problemlerinden ötürü katılamayan mahkeme başkanı Vatan gazetesine verdiği demeçte "Son duruşmada raporluydum. Yargıtay'ın yeniden yargılama talebine direnme hakkamız hala var“ dedi.

Milliyet gazetesinden Zeynep Miraç'ın Pınar Selek ile yaptığı söyleşide Selek: “Tezim bitince ülkeme dönmek istiyorum. Seviyorum ülkemi. Sokaklarında büyüdüm. Her bir yerinde arkadaşlarım var. Yurt dışına çıkma nedenim, biraz uzak kalmaktı. Şimdi durum değişti. Sanki zorunlu hale geldi. İnanmak istemiyorum ama.. Bunu da kimsenin kabul etmemesi gerek. Ne olur ülkeme dönmem için herkes bir şey yapsın. Bir çağrıda bulunmak istiyorum: 13 Aralık’ta, kararın açıklanacağı bu saçmalığa herkes gitmeli. Uzakta olan da gelmeli, işi olan işten izin almalı.

‘Şüphe varsa karar lehte olur’

Mısır Çarşısı davasının mahkeme başkanı VATAN’a konuştu

23/11/2012 / BURAK BİLGE / VATAN İSTİHBARAT

Pınar Selek’e beraat kararından sürpriz bir şekilde vazgeçen İstanbul 12. Ağır Ceza’nın başkanı, raporlu olduğu için o duruşmada yoktu. Başkan: “Daha karar çıkmadı. Ortada kalan davalarda sanık lehine karar verilir. Benim görüşüm belli. Gelir görevimizi yaparız.”

Mısır Çarşısı’nda meydana gelen patlamayla ilgili dava 12. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık Pınar Selek yönünden Yargıtay’ın bozma kararına karşı beraatte direnme kararından vazgeçti. Peki ne oldu da mahkemenin kararı değişti? Bunun en önemli nedenlerinden biri mahkeme heyetindeki değişiklik. Mahkemenin Yargıtay’a karşı direnme kararında mahkeme başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu, hakimler Mehmet Karababa ve Mehmet Erdoğan’ın imzası var. Karar oybirliği ile alınmıştı.

Şimdi bir sene önce verilen bu karardan vazgeçilmesinin sebebi, heyette başkan Yılmazabdurrahmanoğlu ve hakim Karababa’nın olmaması. Başkan Yılmazabdurrahmanoğlu, önceki gün görülen duruşmaya katılmadı. Kalp rahatsızlığı nedeniyle izinliydi. Başkan olarak üye hakim Mehmet Hamzaçebi heyette yer aldı. Diğer eski üye Mehmet Karababa ise HSYK tarafından Adalet Komisyonu’na atandığı için dünkü heyette yer almadı. Onun yerine hakim Vedat Dalda görev yaptı. Bir yıl önce direnme kararı veren heyetten sadece hakim Mehmet Erdoğan, dünkü heyetteydi. O da direnme kararından vazgeçti ancak nedenine ilişkin bir açıklama yapmadı. Mehmet Hamzaçebi, Vedat Dalda ve Mehmet Erdoğan’dan oluşan heyet “usule aykırı” olduğu gerekçesiyle direnme kararından vazgeçti. “Şoke oldum” diyen savcı ise Selek için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi.

‘Saygı duymak lazım’

İstanbul 12’inci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Vedat Yılmazabddurrahmanoğlu, mahkemenin kararını VATAN’a değerlendirdi. 20 gün önce kalp rahatsızlığı nedeniyle izne çıktığını söyleyen Yılmazabdurrahmanoğlu, “Bir damarımda yüzde 93 daralma var. Kalp yetersizliği oldu. Arkasından kalp yetersizilğine bağlı zatürree oldu. Antibiyotik kullanıyorum. Ama şimdi toparlandım, biraz daha iyiyim. Yani iyi olursam 45 günlük raporumun bitmesine gerek yok. Gelir başlarım görevime” dedi.

Mahkeme Başkanı şöyle devam etti: “Böyle kararlar da olabilir. Hakimlerin kendine göre takdir hakları var. Saygı duymak lazım. Bunlar hep hukukta var. Biz daha önce direnme kararı verdik. Benim görüşüm belli. Ancak karar çıkmadı daha dosyada. Ben göreve geri dönersem o zamanki heyetin durumuna göre karar verilir. Bundan sonraki duruşmaya hangi heyet çıkacak, nasıl bir karar verecek belli değil. Yani ben o zamana kadar iyi olup gelebilirim. Kendim bir değerlendirme yaparım. Benimle birlikte olacak heyet yeni bir değerlendirme yapar. Kimsenin görüşü kimseyi bağlamaz. Bir hakim arkadaşın direnme kararından vazgeçmesi pek olağan bir şey değil tabi. Aynı dosyadaki hakimin kararını değiştirmesi pek alışıldık değil. Savcı beyin görüşü belliydi baştan beri. Niye şaşırsın? Onun görüşünde bir değişiklik yok. Savcı bey de şoke oldum dememiştir.”

‘Tekrar direnme hakkımız var’

“Usule aykırı değil bizim kararımız. Mahkemeler direnme kararı verebilirler. Hatta Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun kararı bağlayıcıdır. Ancak hangi durumlarda bağlayıcıdır, ben bunu direnme kararımda çok güzel bir şekilde anlattım. Ben bir direnme kararı verdim gitti Yargıtay’a ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu bunu bozdu. Buna uymak zorundasın. Ama bizimki biraz farklıydı. Biz bir karar verdik ve Yargıtay’a gitti. Yargıtay bizim kararımızı onadı. Fakat Başsavcılık Genel Kurul’a gitti. Genel Kurul oy çokluğu ile bozdu. Bir nüans farkı var. Bu yüzden bizim tekrar direnme hakkımız da var. Sadece bu olay değil dosyanın içinde başka cinayetler de var. Başka olaylar da var. Onlarla ilgili de ayrı kararlar veriliyor. Biz mesela kararımızda bazı konularda uyma bazı konularda direnme kararı vermiştik. Çok kapsamlı bir dosya. Türkiye bile bir karar veremedi. 12 sene uğraştık. Bulamadık. Belli şeyleri bulduk. Onun için Yargıtay başka dedi, Genel Kurul başka dedi. Genel Kurul da ikiye bölündü. Yani ortada kalmış bir dosya. Ortaya kalan dosyalarda sanık lehine değerlenidirilir. Bu hukuk kuralıdır. Ama bir başkası okur ve ‘Tam ortada kalmadı’ der. Yani bu matematik gibi bir şey değil. En son Genel Kurul bir değerlendirme yapar. İnşallah gelir ve görevimizi yaparız.”

‘AİHM an be an izliyor’

Selek’in kız kardeşi aynı zamanda avukatı Seyda Selek, “Bundan sonra ne yapacağımız konusunda kesin bir karar vermedik. Çünkü beklemediğimiz bir gelişme oldu aniden. Mahkeme direnme kararı ile elinden çıkardığı bir dosya hakkında tekrar karar veremez. Bu karar hatalıdır” dedi. Daha önce bu konuda Türkiye’yi AİHM’ye şikayet ettiklerini hatırlatan avukat Seyda Selek, “AİHM Türkiye’de yaşanan süreçleri an be an izliyor. Bizden de yaşanan gelişmeleri bildirmemizi istiyor. Bu çerçevede bu kararı da AİHM’ye bildireceğiz. Bunun yanında Avrupa Parlamento’su da bu konuyla ilgileniyor. Onlara da gerekli bilgilendirmeye yapacağız” diye konuştu.

Mahkeme ilk beraati 2006 yılında verdi

İlk beraat kararı 8 Haziran 2006 tarihinde verildi. O zaman da başkanlığını yaptığı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu’nun heyette Necat Ede ve Selda Kutluata yer aldı. Mısır Çarşısı’nda meydana gelen patlamaya bombanın mı yoksa LPG’nin mi neden olduğunun kesin tespiti yapılamadığı gerekçesiyle Pınar Selek beraat etmişti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise, bomba olduğu görüşüyle kararı bozmuştu. Yine Yılmazabdurrahmanoğlu’nun başkanlığını yaptığı heyette bu sefer bir değişiklik oldu. Ataması yapılan Necat Ede’nin yerine Mehmet Karababa atandı. Bu heyet ile yapılan yargılamada yine patlamanın nedeninin belirlenemediği görüşünü tekrarlayan mahkeme, 23 Mayıs 2008 tarihinde Selek’in yine beraatına karar vermişti. Yargıtay ise Selek için “Müebbet hapis istemiyle yeniden yargılansın” demişti. Pınar Selek’in avukatlarının talebi üzerine Yargıtay Başsavcılığı bu karara itiraz etmişti. Bu itiraz üzerine dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından incelenmiş ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin kararı onaylanmıştı. Bunun üzerine dosyaya yeniden bakan mahkeme, 9 Şubat 2011’de, Pınar Selek ve Abdülmecit Öztürk hakkında daha önce 2 kez verilen beraat yönündeki kararında direnilmesine hükmetmişti.

http://haber.gazetevatan.com/suphe-varsa-karar-lehte-olur/494928/1/G%C3%BCndem

‘TEZİM BİTİNCE GELİYORUM’

24/11/2012 - Milliyet - ZEYNEP MİRAÇ

Pınar Selek adı 14 yıldır Mısır Çarşısı davasının içinde. Tutuklanma, yargılanma, beraat, kararın bozulması... Ve yeniden müebbet hapis ihtimali. Bu döngünün içindeki bir insana ne hissettiğini sormak kolay değil. Selek’in üzerindeki yükün ağırlığı sesine yansımıştı

Bazı soruları sormak zordur ama soracağım: Ruh haliniz nasıl?

- Çok şaşkınım. Belki Türkiye’de bu şaşkınlığım biraz naif gibi görünebilir, artık şaşırmaman gerekir denebilir. Ama şaşırmak sağlıklı bir duygu. Totaliter rejimlerin en önemli özelliği, seni irrasyonaliteye alıştırmaları. Bir süre sonra olan bitene şaşırmamaya başlıyorsun. Buna psikolojide öğrenilmiş çaresizlik diyorlar. Hâlâ şaşırıyorsam henüz o noktaya gelmemişim diyorum.

Üzüntü, öfke... Onlar yok mu?

- En büyük sıkıntım babam. Ömrü mücadeleyle geçti. 80 yaşını geçti. Bu olay en çok onun omuzlarında. Çevresi çok güçlü, yalnız değil ama internette sesinin titrediğini okuyunca benim de yüreğim titredi. Ben şiddet karşıtıyım. Sivillerin, çocukların öldüğü korkunç bir şeyin sorumlusu ilan ediliyorum. Kimsenin inanmadığını çok iyi biliyorum. Ama bu peşimi bırakmayan bir kabus.

Mahkemenin kararını nasıl yorumluyorsunuz?

- Bunun bir darbe olduğunu düşünüyorum. Aynı gün 12 Eylül generalleri sözde yargılanırken bizim mahkemeye bir darbe yapılıyor. Duruşmayı yıllardır takip eden, dosyayı bilen hakimler gidiyor; hiç tanımadık hakimler geliyor. Değişmiş olan savcı birdenbire dönüyor. Darbelere karşı bir mücadele rüzgarı estiği dönemde bunların olmasını kabul etmemek lazım. Herkesi bu darbeye karşı durmaya çağırıyorum.

“Neden ben” sorusuna bir cevap bulabiliyor musunuz?

- Mısır Çarşısı olayından vazgeçmek istemiyorlar. Beni yapığım araştırmadan dolayı hedef gösterdiler. Bu olay, bu hükümet döneminde olmadı. 28 Şubat döneminde oldu. Komploların arka arkaya yapıldığı bir dönemdi. Ama hâlâ bu şekilde sürdürülmesinin benim duruşumla alakalı olduğunu düşünüyorum. Bir taraftan radikal bir feministim, eşcinsellerin kurtuluşu için mücadele ediyorum, antimilitaristim.

‘Dayatılan hapis, ölüm, sürgün’

Nasıl bir tavır alacaksınız?

- Türkiye’de, Hrant gibi, Nazım gibi, benim gibi ülkesini seven, özgürlükler için mücadele eden insanlara üç şey dayatılıyor: Hapis, ölüm, sürgün. Oysa biz gerçekten ülkemizde yaşamak isteyen insanlarız. Üstelik barışçı diyalogdan yanayız. Ben yurt dışında da saldırılara uğradım. Polis onları arıyor. Bu ortamda kendimi korumak kolay değil. Beni mutsuz ve yorgun bir kadın haline getirmelerine izin vermeyeceğim. Çok acı yaşamış, hapislere girmiş çıkmış insanların bir süre sonra dilleri acılaşıyor. Ben dilimin acılaşmasına izin vermeyeceğim.

Türkiye’ye dönmek var mı planlar arasında?

- Fransa’da araştırmacı öğrenci olarak kalıyorum. Bir seneden beri her şey bitecek ve ben döneceğim diyordum. Tezim bitince ülkeme dönmek istiyorum. Seviyorum ülkemi. Sokaklarında büyüdüm. Her bir yerinde arkadaşlarım var. Yurt dışına çıkma nedenim, biraz uzak kalmaktı. Şimdi durum değişti. Sanki zorunlu hale geldi. İnanmak istemiyorum ama.. Bunu da kimsenin kabul etmemesi gerek. Ne olur ülkeme dönmem için herkes bir şey yapsın. Bir çağrıda bulunmak istiyorum: 13 Aralık’ta, kararın açıklanacağı bu saçmalığa herkes gitmeli. Uzakta olan da gelmeli, işi olan işten izin almalı.

‘Uzak duruyorum’ 13 Aralık’ta kararla birlikte nasıl bir gelecek planlayacaksınız?

- Geçen sene işkencenin etkileri üzerine çok ciddi bir rapor aldım. Raporda şunu söylüyordu: Dava devam ettikçe bu semptomlar ağırlaşacak. Bana şunu önerdiler: Uzak dur, ne yapmak istiyorsan onu yap. Ben de bu sene Strasburg Üniversitesi’nde tezimi bitireceğim. Tezimin konusu kurtuluş hareketlerinde özgürlük sınırları. Aynı zamanda bir sosyolog olarak Avrupa’da pek çok ders, konferans veriyorum. Buradaki feminist hareketin içindeyim. Çok aktif çalışıyorum. Bunlar bana iyi geliyor.

http://gundem.milliyet.com.tr/-tezim-bitince-geliyorum-/gundem/gundemdetay/24.11.2012/1631920/default.htm

Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process