Pınar Selek
Pınar Selek davası hukukla açıklanamaz
24.12.2012
  • Pınar Selek davası 13 Aralık’ta yeniden başlıyor. 15. yıla giren dava 13 Aralık Perşembe Günü, Saat 13.00’de görülecek. Ve adliye önünde de pek çok kesim Pınar için adalet isteyecek. Hayat Televizyonu’nda yayınlanan Karşı Pencere adlı programa katılan Prof. Dr. Sosyolog Neşe Özgen ve Pınar Selek’in  avukatlarından Yasemin Öz davayı ve neler olduğunu anlattı.   1998’de Mısır Çarşısı’nda bir patlama meydana geldi. 7 kişi hayatını kaybetti, 127 kişi yaralandı. Hemen ardından dava başladı. Selek 98’den bu yana 3 kez beraat etti. Fakat bugün yeniden dava başladı.

    Yasemin Öz: Hukuk usulü açısından, emsalini bulamadığımız uygulamalarla dolu. Bu durum yasadışı. Hiçbir mahkeme 9 Şubat 2011 tarihinde Mısır Çarşısı patlamasıyla ilgili davada Yargıtay’ın bozma kararı vermesine rağmen, mahkeme daha önce verdiği beraat kararında direndi. Bir mahkeme bir konuda sadece bir kere karar verebilir. Bir dava hakkında tek bir karar verilebilir. 22 Kasım’da bu kararı geri aldı. Bu hukuk usulünde emsali olan, öngörülecek bir karar değildir. Dolayısıyla bunu hukukla anlatmak mümkün değildir.

    ‘DEVLET AYDINLARA DERS VERMEK İSTİYOR’

    Pınar Selek sokak çocuklarının, transseksüellerin vb. hayata tutunmalarını sağlamak amacıyla Sokak Sanatçıları Atölyesi’nin kurulmasına öncülük yapmıştı. Kürt olmadığı halde, Kürt sorunu hakkında çalışmaları vardı. Bu durumun devleti korkuttuğunu söyleyebilir miyiz acaba ya da Pınar o dönem için neden seçildi?

    Neşe Özgen: Biz bütün davaların birbirinin benzeri gibi görünmesine rağmen her biri geri adım attırmaya yönelik davalar. Pınar’ın yaptığı araştırma türü eylem araştırmasıydı. Eylem araştırması sosyoloğun hem saha içinde olup hem bilgisiyle birlikte olmak ve savunusunu yapmak istediği grubu seçip o grupla birlikte hareket etmesidir. Bu çocuk bunu yapıyordu. İnsanlar bu davaya başlangıçtan itibaren “Selek seçildiğine göre bir şey yapıyordu herhalde” diye baktılar. Dönemin çok önemli bir rolü vardı bunda. Başlangıçtan itibaren sonrasında hazırlanacak terör yasasının provası yapılmıştı 98’de. Türkiye’de düşünce suçlusu yok mesela bugün, herkes terörist. Ama insanların çoğu düşünce suçlusu. Davanın şu anda geldiği nokta, devlet yakasını tuttuğu aydını bırakmayacağını göstererek ders vermek istiyor. Tam bir öç alma hukuku işliyor. Kendi işini yapmak dışında bir iş yapmayan bir sosyal bilimciyi bu kadar sudan sebeplerle, bu kadar kolay biçimde 14 yıl hırpalayabilmiş olmanın bedelini nasıl ödeyecekler acaba?

    ‘HALA PINARIN SUÇSUZLUĞUNU İSPATA ÇALIŞIYORUZ’

    Davaya ilk zamanlarda Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Emniyet’in “doğrudan müdahale”si söz konusuydu sanırım...

    Yasemin Öz: Bir davada taraf olan kişiler, hakimlerdir, savcıdır, sanık vardır, tanıklar olur bir de avukatlar olur. Bunun dışında kimse davadan doğrudan etkilenmediyse kimse taraf olamaz. Bu davada pek çok bilirkişi incelemesi yapılıyor. Adli tıptan tutun da polis kriminal raporlarına, üniversite bilirkişilerine kadar raporların tamamı “Buradaki patlama bombadan kaynaklanmış olamaz.” Diyor. Buna istinaden Pınar tahliye ediliyor. Pınar’ın tahliye edilmesi kamu görevlilerinde öyle huzursuzluk yaratıyor ki, İçişleri Bakanlığı ve İstanbul Emniyeti davaya müdahil olamayacağı halde mahkemeye yazı yazıyor. “Siz bu raporları aldınız ama bunlar yetmez orada bomba patlamıştı.” Patlamadıysa da patlatacaksın. Bu nasıl bir müdahaledir ki, jandarma bomba konusunda uzman olmadığı halde yeniden rapor alınıyor. Pınar Selek’in beraati, ciddi bir hukuk mücadelesiyle gelişti. Hiçbir bir davada bir sanık suçsuz olduğunu ispat etmek zorunda değildir. Onun suçlu olduğu kesin ve şüphe bırakmayacak delillerle ispatlanmalıdır. Biz Pınar Selek davasında hiçbir ceza yargılaması olmayacak şekilde, suçsuzluğu belliyken, hâlâ suçsuz olduğumuzu ispat etmeye çalışıyoruz.

    KAMUOYU’NDA PINAR SELEK DAVASI

    Kamuoyunda nasıl görülüyor peki Pınar Selek davası? Özellikle akademisyenler arasında...

    Neşe Özgen: Sıradan insan zaten günlük hayatıyla, doğalgaz zammıyla boğuşmaktayken, hak savunusu üzerine siyasal geliştiremez, siyasalın geliştirilmesi daha çok entellektüeller üzerinden yürür ve daha çok toplumun organize olmuş kesimleri üzerinden yürür. Zaten bir toplumun demokratik olup olmadığını buradan anlarız. Toplum ne kadar kendi hakkını savunabilmek için organize olabiliyorsa o kadar demokratiktir. Şu anda organize olabilmiş olan akademisyen grupları var. Sadece Pınar Selek davasında değil, Büşra Ersanlı davası, Osman İşçi davası, Deniz Zarakolu, Müge Tuzcuoğlu davası gibi pek çok davada, bilim insanlarını destekliyoruz.

    Pınar Selek davası dünyada nasıl yankı buluyor peki?

    Yasemin Öz: Pınar çok çalışkan bir insandır ve gittiği her yeri bir şekilde örgütler. Pınar’ın Avrupa’da olması bir şekilde etki yarattı. Çünkü pek çok sivil toplumla iletişim içinde, aktivist olarak katılıyor, sosyal bilim çalışmalarını sürdürüyor. Dolayısıyla Avrupa’da çok ciddi Pınar Selek destek birimleri oluştu.


    DAVADAN BEKLENİLENLER

    Peki davadan ne bekliyorsunuz?

    Yasemin Öz: : Biz Pınar için verilen karardan dönülmesini bekliyoruz. Ve beraat kararını geri alan bir önceki geçici heyetin davadan el çekmesini istiyoruz.

    Neşe Özgen: Her devletin isyancısı vardır. İsyancısı olmayan devlet devlet olmaz. Ama bir devletin kendi isyancısına nasıl davrandığı, onun demokrasisiyle ilgili bir durumdur. Üstelik aykırılık, politikanın kendisidir. Eğer aykırı olan, başka bilgi üreten yoksa ortada, bütün toplum bir hapishane olur zaten. Aykırı, alternatif olan her şeyi hapsetmeye kalktığınızda, ülkenin etrafını dikenli telle çevirip, üstüne bir çatı örtersiniz onun adı hapishane olur. Ama o zaman bunu yönetinin adı, hükümet olmaz, gardiyan olur. Eğer gardiyan olmayı kabulleniyorsa yönetici. O kendi bileceği iş.


    İŞKENCEYLE ALEYHİNE İFADE ALDILAR

    98’de Mısır Çarşısı patlamasından sonra neler oldu acaba, dava süreci nasıl başladı, Pınar nasıl cezaevine alındı?

    Yasemin Öz: Pınar Türkiye’de yürüyen bir savaşla ilgili bir araştırma yapıyordu o dönem “Biz neden savaşıyoruz?” diye. İlk gözaltına alındığında nedeni, yaptığı araştırmaydı, 7 gün boyunca gözaltında kalıyor Pınar. Filistin askısında kolu çıkıyor. Sonrasında “Düştüğü için kolu çıkmıştır” diye tutanak tutuyorlar. Elektrik veriyorlar. 7 gün boyunca işkence görüyor, avukat yardımı alamıyor ve yakınlarıyla görüştürülmüyor. 7 gün boyunca Pınar’a Mısır Çarşısı’yla ilgili tek bir soru sorulmuyor. İlk gözaltına alınışı “Örgüt üyeliği” isnadıydı. 7 gün sonra tutuklanarak cezaevine gönderiliyor. 1.5 ay sonra televizyondan Mısır Çarşısı patlamasının failinin kendisi olduğunu cezaevindekilerle beraber seyrediyor. Pınar hakkındaki ilk dava 1998 yılında örghüt üyeliğinden açılıyor. Abdülmecit Öztürk isimli şahsa işkence altında “Ben Pınar’la beraber Mısır Çarşısı’na bomba koydum” diye ifade alıyorlar. Öztürk savcının önüne çıktığında avukatı olmamasına rağmen “Bana işkence yaptılar” diye haykırıyor ve Pınar’ı tanımadığını söylüyor. Bu arada okuma yazması olmayan ve sadece Kürtçe konuşabilen halasından da ifade aldıklarını söylüyorlar. (İstanbul/EVRENSEL)

  • http://www.evrensel.net/news.php?id=43400
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process