Pınar Selek
Seninleyiz Pınar
Nurşen Yıldırım, Kadınların Kurtuluşu, 1 Şubat 2013

Pınar Selek’le 2002 yılında Kadınlar Birbirine Doğru Yürüyor etkinliğinde Konya’da tanışmıştım. 1998’deki Mısır Çarşısı patlamasından sorumlu tutulmuş, işkence görmüş ve cezaevinde yatmıştı. Çıkar çıkmaz da yalnızca 8 Mart’larda değil, her zaman bir araya gelelim diye kadınları buluşturmayı hedeflemiş; köy köy, mahalle mahalle dolaşmış, kadınlarla toplantılar yapmıştı.

Aksaray’dan, Adana’dan, Antakya’dan, Batman’dan, Ereğli’den, Gölcük’ten, İnegöl’den, İstanbul’dan, Kayseri’den, Maraş’tan, Bursa’dan, Eskişehir’den, İzmir’den, Mersin’den, Niğde’den, Tarsus’tan ve Haymana’dan yüzlerce kadın Konya’da buluşmuştuk.

Pınar, o zaman Amargi’nin kuruluş çalışmalarını yürütüyordu ve bu kampanyayı da KATAGİ (Kadın Tavrını Geliştirme İnisiyatifi) olarak örgütlemişlerdi. Kadın örgütleri, kadın platformları, sendikalardan kadınlar ve bireysel olarak katılanlar, her yerden kadınlar vardı. Katılamayanlar da sorunlarını bir kâğıda yazıp Konya’ya gidebilenlere teslim etmişler, bir de kumaş parçası vermişlerdi.

Konya’ya giden kadınlar bir çeşit ulaktı. Yol boyunca toplanan bütün sözler, mesajlar, kumaşlar, Konya’ya getirilmişti. Her zamanki gibi birçok yerde polis baskısı olmuş, kadınların kadınlarla buluşması engellenmişti. Ama yine de ev ev dolaşılmış, yüzlerce kumaş parçası, mektup toplanmıştı.

Kadınlar çıkış noktalarını şöyle dillendirmişlerdi: “Senin yazgın bana bağlı. Benim tutsaklığım seni kuşatıyor. Ben kocamdan dayak yediğimde, sen çığlık atıyorsun. Sen tecavüze uğradığında, benim de ruhum kanıyor… Ayşe’nin yoksulluğu, Mehtap’ın çaresizliği, Gülay’ın gördüğü baskılar, benim dilsizliğim, senin korkuların, tüm kadınları tutsak ediyor.”

Karar verip dediler ki: “Ulak olalım. Ulaşabildiğimiz tüm kadınların sözünü bohçamıza katıp, diğerlerine iletelim. Sadece büyük şehirlerde yaşayan kadınlar değil, herkes konuşsun. Tüm kadınların sözü bir yerde buluşsun.”

Bir Temmuz ayıydı, hepimiz çok heyecanlıydık. Ankara’ya gelen kadınlarla Haymana’da buluşmuş, piknik yapmış, getirdiğimiz rengârenk kumaşları birbirine eklemiş, sonra da Konya’ya doğru yola çıkmıştık.

Konya’da yine polis baskısı, toplantı yaptığımız yerde engellemeler, içeriye girmeler sonucu ortak bildiri yayınlayamadık ama duvarları rengârenk kumaşlardan diktiğimiz örtülerle kapladık ve elimizde 15 bin mektup vardı.O mektuplar, 2006 yılında Özgür Değilim kitabına girdi. Yola Çıktık, Yoldan Çıktık belgeseli de yolculuğun hikâyesiydi.

Pınar Selek, “Kadın olarak en çok parçalandığım, dağıldığım ama en çok da kendimi doğurduğum bir süreç oldu” demişti bu buluşma için. Kitabınsa bir yolculuk hikâyesi olduğunu söylemişti.

Evet, onun hayatı da bir yolculuk hikâyesi. Elinde çantası, nerede bir haksızlık, eşitsizlik var, orada. Şu an Fransa’da olsa bile biz onun Hrant’ın ölüm yıldönümünde Agos’un önünde “Buradayız Ahparig” dediğini, Samatya’da “Kardeşime Dokunma” diye bağırdığını, ÇHD basıldığında adliye koridorlarında olduğunu, kadın cinayetlerinde müdahillik istediğini, yüreğinin barış diye attığını, çocuklarla birlikte İstanbul’un arka mahallelerinde dolaştığını biliyoruz. Ve biliyoruz ki bir gün barışı, adaleti ve sevgiyi Pınar ve Pınar’ın dostları olarak hep birlikte getireceğiz.

http://www.kadinlarinkurtulusu.org/seninleyiz-pinar/#.UQ-o8rLLFyh.email
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process