Pınar Selek
Ve Derin Devletin Tırpanı Adaletin Terazisine Dokunduğunda... Pınar Selek Masumdur!


Aranızda Pınar Selek adını çeşitli vesilelerle duyanlar mutlaka olmuştur; öyle ya, Pınar, antimiltarist mücadeleden feminizme, transeksüel bireylerden sokak çocuklarının haklarına kadar soluklanmadan çalışan bir aktivisttir. Mutlaka duymuşsunuzdur, Ülker sokaktan dışlanan travestilerin ve kimsesiz kalan sokak çocuklarının, Pınar’ın kendi deyişi ile “toplumun çöpe attığı insanların”, bir araya gelmesini sağlayarak Sokak Sanatçıları Atölyesi’ne hayat vermiştir. Sadece Sokak Sanatçıları Atölyesi mi? Türkiye’deki feminist mücadeleye bambaşka bir soluk getiren Amargi örgütüne ve dergisine de canını katmıştır, oradaki feminist arkadaşlarımızla birlikte umut yaratmıştır hepimize.

Duymuşsunuzdur mutlaka, çok iyi bir sosyologtur Pınar. “Yaşamak en önemli akademik faaliyettir” demiş, akademiye hapsolmadan, gencecik yaşında onlarca makaleye ve kitaba imza atmıştır. EZLN Zapatist hareketin bildirileri ve Marcos’un mektuplarından oluşan Ya Basta! Artık Yeter adlı derleme çalışmasından sonra, Maskeler, Süvariler, Gacılar kitabının mimarı olmuş, 2004 yılında yayınladığı Barışamadık kitabı ile Türkiye’deki çatışma kültürünün tarihsel köklerini incelemiş, savaş karşıtlığının kendisinin bile bir türlü hakiki barış kültürü ile barışamayışını gözlerimizin önüne sermiş ve anti-militarizm üzerine katman katman açılan sorular sordurmuştur bize. Çocuklar için yazdığı masal kitabı Su Damlası ile aynı yıl (2008) çıkmıştır Sürüne Sürüne Erkek olmak kitabı da; duymuşsunuzdur. Militarizmin erkeklik üzerindeki kurucu rolünü tartışmış, hayatın içinden aktardığı “erkek olma” deneyimlerini maharetli bir şekilde kavramsallaştırarak özgün bir perspektiften sunmuştur. Ataerkil iktidar kalıplarını “erkek olmak” üzerinden yeniden düşünmemizi sağlamıştır bir de. Üstelik sadece Türkiye’yi karış karış gezerek değil, Kıbrıs’a bizzat gelerek yaptığı o güzel konuşma ile de dokunmuştur zihinlerimize.

Mutlaka duymuşsunuzdur, ama duymamışsanız ben duyurayım size! Bundan tam 11 yıl önce, henüz 27 yaşında iken, yaptığı bir araştırmadan dolayı “derin güçleri” rahatsız eden ve Mısır Çarşısı olayı olarak bilinen komploya türlü dalaverelerle adı karıştırılan kadındır Pınar. Kendi deyimiyle “bilgi-iktidar ilişkisini, dokunulmayan kutsallıkları sorgulayarak” bir özgürleşme patikası açarken, 12 Eylül’den miras kalan zihniyetin hedefi olmuştur aniden. Mısır Çarşısı’nda, 9 Haziran 1998’de yaşanan patlamada “bombacı” olarak itham edilmiş, bu suçlamanın asılsız olduğu iki kere ıspatlanmasına rağmen, 2.5 yıl yok yere hapse tıkılmış, suçsuzluğu kanıtlanıp beraat ettikten sonra bile psikolojik bir işkence içinde yaşatılmaya zorlanmış eleştirel aklın kendisidir Pınar Selek.

“Bombacı” suçlaması ile gözaltına alındığında, kendisini Filistin Askısına asan ve yüzünü yumruklayan işkenceciler, ne “gariptir ki?!” Mısır Çarşısı olayı ile ilgili tek bir soru sormamış ama ondan araştırması esnasında görüştüğü insanların isimlerini istemişlerdir. Hiçbir cevap alamayınca da ona, uğruna mücadele verdiği sokak çocukları ve travestileri toplayarak işkence yapacakları tehdidi ile yalan bir ifade imzalatmışlardır. Pınar, “etrafındaki kimsenin zarar görmemesi için, sadece kendi aleyhine olan” bu ifadeyi imzalarken masumiyetinin kısa sürede ıspatlanacağına emindir emin olmasına, velakin, derin devletin tırpanın yanında adaletin terazisinin işlemesi pek mümkün değildir günümüz Türkiye’sinde!

Mahkeme karşısına çıkarıldığında, “Hukuki dilde adı ‘savunma’ olan bu metni çeşitli suçlamalara karşı kendimi savunmak için değil, uzun süredir yaşadığım kuşatılmaya karşı onurumu, hayatla kurduğum ilişkiyi ve özgürlük arayışımı nasıl savunduğumu anlatmak için size sunuyorum” diyerek başlar söze ve devam eden cümlelerinde şöyle der:
“ Oyunun kuralıymış, öğrendim. Eğer şifreyi yüksek sesle söylemeye çalışırsan, suçlu ilan edilirsin. Üstelik suçun şifreyi yüksek sesle söylemeye çalışmak olmaz. Tam da senin karşı durduğun, mücadele ettiğin bir tutum sana maledilir. Örneğin, bir rahibeysen, fahişelik yapmakla suçlanırsın. Hayatını İslami değerlerin canlı tutulmasına adamış bir insansan boynuna içki ya da uyuşturucu tüccarı yaftası asılır. Ya da bir antimilatrist olarak bombacılıkla suçlanırsın. Ve bu öyle kriminal bir tarzda yapılır ki, sen savunmaya itilirsin...Artık sen asla eski kimliğini sürdüremezsin. Bir düşünce suçlusu değilsindir. Barış suçlusu da ilan edilemezsin. Savaş örgütü seni terörize eder ve yeni bir kimlike milyonların önüne çıkarır.”

Derin devlet, Pınar Selek nezrinde eleştirel düşünen tüm aydınlara gösterse de tırpanını, 11 yıldır bedeniyle, ruhuyla, bu kabusu yaşayan Pınar’dır. Ve elbette “ayakta kalmamı sağladılar” dediği ailesi ve dostları... 11 yıldır kızının avukatlığını üstlenmekle kalmayıp bu zorlu karabasanı metanetle yenmeye çalışan babasının, ablasını üzerine sıçratılan çamurdan kurtarmak için işletme kariyerini bırakıp hukuk okuyan ve Pınar’ın avukatlarından bir olan kız kardeşinin yaşadığı acıyı sadece tahmin etmeye çalıştığımda bile yüreğime bir sancı saplanır. Pınar’ın “biliyor musun, annem eczacıydı. Onun sayesinde öğrendim tüm ilaçları, hapisteyken hasta olan kadınlara revir yardımı yapıyordum. Yüreği dayanmadı annemin bunca olaya, kaybettik onu” cümleleri kulağımda ne zaman çınlasa lal olurum, göz yaşlarım konuşur. Ve Pınar’ın her koşulda insana mücadele azmi aşılayan o sıcacık, gülen gözlerini hatırladığımda bir isyan çığlığı büyür içimde, öyle bir isyan ki, çığlığımla sesim arasında birikir koskoca bir keder.

Oysa çok iyi biliyorum ki, şimdi keder zamanı değil, Pınar için adalet talebini daha da güçlü haykırma zamanıdır; çünkü zamanında Hrant Dink’i hedef gösteren Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Pınar Selek ile ilgili yerel mahkemenin verdiği beraat kararını bozup onu müebbet hapse mahkum etmek istiyor! Mısır Çarşısı’ndaki patlamayla ilgili birçok bilirkişi raporu- Kriminal Laboratuar Kurulu Raporu, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi raporları, İstanbul Üniversitesi Analitik Kimya Dalı Başkanı raporu, Adli Tıp Raporu- “patlama bombadan kaynaklanmıyor” dediği halde, Emniyet Genel Müdürlüğü beraat kararının bozulması için kolları sıvıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü, talep edilmediği, yetkisi dahilinde olmadığı halde ve kendi bomba uzmanlarının “patlama tüp gazdan kaynaklanıyor” raporuna rağmen, mahkemeye bir değerlendirme raporu yolluyor ve dosyanın yeniden incelenmesini istiyor. Bunun üzerine 9. Ceza Dairesi, tüm hukuk kurallarını çiğnercesine Jandarma Komutanlığı’ndan görüş istiyor ve Komutanlıktan bomba uzmanı olmayan kişilerin görüşlerini “bilirkişi raporu” kabul ederek beraat kararını bozuyor! Yani sizin anlayacağınız, derin devlet tırpanını bir kez daha masum bir insanın hayatına pervasızca uzatıyor. İşkencecilerin “sünger gibi olacak çığlıkları arasında” Pınar’ın beynine yaptığı eziyeti başka bir yoldan sürdürmek isteyen derin devlet, onun bu davadan başka bir hayat yaşamasına izin vermiyor.

Barışa, demokrasiye ve özgür düşünceye tahammülü olmayanlar, bir kez daha kartlarını bir barış aktivisti, bir feminist ve bir biliminsanı olan Pınar Selek’in hayatı üzerine oynayadursun, yüreğinde demokrasi sevgisi taşıyan yüzlerce insan bir araya geliyor. Yüzlerce insan şimdi “Adalet için Pınar Selek, Pınar Selek için Adalet” diyerek hem demokratikleşme süreçlerinin önünü tıkayan karanlık güçlere karşı direniyor, hem de Pınar’ın sesine seslerini katıp barış, demokrasi ve özgürlük taleplerini daha yüksek haykırıyor. Pınar’ın verdiği mücadele ile çoğalan seslere sesimizi katmak için başlatılan kampanyaya bizler de Feminist Atölye olarak destek veriyoruz ve yüreği barış için çarpan tüm örgütleri bu mücadeleye destek vermeye çağırıyoruz.

Bu kampanyaya imzacı olmak isteyen örgütler için adresimiz: [email protected]

Doğuş Derya
Kaynak: Yenidüzen Gazetesi
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process